Bağlanma Stilleri ve Yakın İlişkilerdeki Görünümü

Ağustos 2, 2023 Yorum yapılmamış

Bağlanma Stilleri ve Yakın İlişkilerdeki Görünümü

Bağlanma, iki insan arasında kurulan yakın bağ anlamına gelir. İnsan sadece fiziksel ihtiyaçları değil, güvenlik ve sıcaklık gibi temel duygusal ihtiyaçları da olan bir canlıdır ve bu ihtiyaçları doğrultusunda diğerlerine bağlanır. İngiliz psikolog ve psikiyatrist John Bowlby tarafından temelleri atılan bağlanma kuramına göre, yaşamın ilk yılında bebeğin bakım verenine yönelik yakınlık bekleme eğilimi ve bakım vereni yanındayken güvende hissetmesi, onun tehlikelere karşı hayatta kalmasını sağlayan içgüdüsel bir mekanizmadır ve bakım verenin de bu etkileşimden mutluluk ve tatmin duymasıyla bağlanma gerçekleşir. Ebeveynin güvensiz bağlanma stili, anne kaybı/ayrılığı, uygun bağlanma ortamının oluşmaması gibi güvenlik ve yakınlık ihtiyacının karşılanmadığı veya tutarsız karşılandığı durumlarda güvensiz bir bağlanma gerçekleşebilir.

Bağlanma teorisi, erken dönemde yaşanılan bağlanmanın benliği ve gelecekteki ilişkilerle ilgili algı ve beklentileri şekillendirdiğini öne sürer. Bir anlamda, bireyler erken dönemde kendisine davranıldığı şekilde davranılacağı yönünde bir algıya sahiptir. Yetişkinlik döneminde ait olma ve yakınlık ihtiyacıyla birlikte girilen ilişkilerde romantik partnerler kişilerin bağlanma ihtiyacını karşılayan güvenli bir üs olarak ortaya çıkar. Güven sağladığı gibi, dinamiği gereği büyük bir stres kaynağı da olabilecek olan bu ilişkilerde bağlanma problemleri kimi zaman aşırı kıskançlık kimi zaman duygusal yakınlıktan geri çekilme gibi belirtilerle görülebilmektedir. Dahası bu farklı bağlanma örüntülerinin farkında olmamak, karşı tarafı suçlamaya ve iletişimde kopukluklara neden olabilmektedir. Kişilerin, ilişkilerinde veya iş hayatında yaşadıkları benzer sorunların altında yatan bağlanma stillerini oluşturan olumsuz inançların farkında olmayıp  “Neden hep aynı döngüyü yaşıyorum?” demesine yol açabilmektedir.

Bartholomew ve Horowitz, bebeklikte kurulan bağlanma biçimlerinin yaşamın ilerleyen dönemlerine olan yansımalarını incelerken, yetişkinlerde görülen bağlanma stillerini ortaya koymuşlardır. Bu bağlanma stillerini saptarken kişinin, kendisinin ne kadar sevilmeye layık ve değerli olduğuna yönelik algısı ile diğerlerinin ne kadar güvenilir olduklarına ve sevgi vermeyi istediklerine yönelik algısı temele alınmıştır. Bu içsel modellerin (zihinsel temsillerin) kesişimlerinden elde edilen bağlanma stilleri güvenli, kaygılı, kaçıngan ve düzensiz bağlanma olmak üzere 4 çeşittir. Kaygılı, kaçıngan ve düzensiz bağlanma tarzları güvensiz bağlanmayı temsil etmektedir. Bir bağlanma stili grubuna tamamen uyulması gerekmez fakat genel anlamda bir gruptaki özelliklerin gösterilmesi, kişinin kendi bağlanma stilini anlamasına yardımcı olabilir.

  • Güvenli Bağlanma: Güvenli bağlanan bireyler, ebeveynlerinden tutarlı bir bakım ve şefkat almışlardır. Kendilerine ve diğerlerine yönelik olumlu algıya sahiplerdir bu nedenle diğerlerine kolaylıkla yaklaşabilirler, romantik ilişkileri nedeniyle aşırı strese girmezler ve ilişkilerinden keyif alırlar.
  • Kaygılı (Saplantılı) Bağlanma: Kaygılı bağlanan bireyler, ebeveynlerinden tutarsız bir bakım ve şefkat almışlardır. Kendilerine yönelik algıları olumsuz, diğerlerine yönelik algıları olumludur. Aldıkları tutarsız ve kaygılı ebeveynlik nedeniyle olmaları gerektiğini hissettiklerinden ve diğerlerinin onlardan beklediğine inandıklarından uzak olan olumsuz bir benliğe sahip olduğunu düşünürler. Olumsuz sonuçlara yol açtıkları ve olumlu sonuçların kaybını engelleyemediklerini hissettikleri bağlanma deneyimleri, kaygılı bireylerin olumsuz benlik imajını oluşturur. Kaygılı bireyler, diğerlerinin iyi olduğunu düşündüğünden onların onayını arayabilirler. Başkaları tarafından algılanan reddedilmeler için kendilerini suçlayabilirler ve böylece başkaları hakkında olumlu bir görüşü sürdürebilirler. Pozitif benlik saygısını sürdürmek için başkalarına oldukça bağımlı olabilirler ve bu amaca kontrolcü, aşırı baskın bir tarzla ulaşmaya çalışabilirler. Kaygılı bağlanan bireylerin reddedilme ve terk edilme olasılığına dair endişeleri vardır ve bu sebeple güvende hissetmek için partnerlerinin devamlı ilgisini isterler. İlişkilerinde yakınlaşmayı ister, daha az güvenir, daha fazla duygusal, kıskanç ve sahiplenici bir tutum sergilerler.
  • Kaçıngan (Kayıtsız) Bağlanma: Kaçıngan bağlanan bireylerin tutarlı bir şekilde ebeveynleri tarafından sevgi ve ilgi ihtiyaçları karşılanmamıştır ve kendilerine mesafeli yaklaşılmıştır. Kaçıngan bağlanan bireylerin kendilerine yönelik algıları olumlu, diğerlerine yönelik algıları olumsuzdur. Reddeden ebeveynleriyle kurdukları güvensiz ilişki geçmişi, bu bireylerin ebeveynlerinin umdukları kişi olmadıklarına inanmalarına yol açabilmektedir. Bu duygunun içselleştirilmesi, kişinin olduğu kişiden uzak standartlar geliştirmesine ve kendi için önemli diğer insanların onun hakkında olumsuz bir görüşe sahip olduğuna inanmasına yol açmaktadır. Kaçınan bireyler temel güvensizlikleriyle başa çıkmak için güvensizliği inkar edebilir, acı verici duygulara neden olan olayları değersizleştirebilir ve olumsuz duyguları ve anıları bastırabilirler. Böylece, olumsuz benlik özelliklerine daha az erişme ve benliğin farklı yönlerini bütünleştirememe gibi olumsuz başa çıkma stratejileri göstererek olumlu benlik algılarını sürdürebilirler. Günlük hayatlarında bu sebeple yardım istemekten kaçınabilirler. Kaçınan bireyler romantik ilişkilere girmekte isteksiz, kararsız olabilirler veya partnerlerinden uzaklaşmaya çalışabilirler.

Genellikle kaygılı ile kaçıngan ilişkisi zorlayıcı olabilmektedir. Kaygılı bireyin yakınlık isteği, kaçıngan bireyin mesafe isteği ile çakışabilmektedir. Kaçıngan birey kaçtıkça kaygılı kaygılanmakta ve ardından kaçıngan daha çok uzaklaşma isteğinde olabilmektedir. Bu da ilişkilerde çatışmaya neden olabilmektedir.

  • Düzensiz Bağlanma: Düzensiz bağlanan bireyler, kaygılı ve kaçıngan bağlanmanın özelliklerini bir arada barındırabilirler. Düzensiz bağlanan bireylerin hem kendilerine hem de diğerlerine yönelik algıları olumsuzdur. İlişkilerinde hem yakınlaşmayı ister hem de yakınlaşmaktan korku duyarlar. Başkalarıyla yakın bağlar kurmaktan kaçınıp, başkalarından beklenen reddedilmeye karşı kendilerini korurlar. Sürekli olarak sosyal güvensizlik ve atılganlık eksikliği gösterebilirler. Beeney ve arkadaşlarının bir çalışmasına göre,  çocukluk çağı ihmal ve istismarıyla ilişkilendirilmekte olan düzensiz bağlanmaya sahip kişilerde, yaşanan kayıp veya travmaların anlam kazanamaması ve sağlıklı şekilde işlenememesinden kaynaklı psikolojik bütünlükte kopmalar ve dağılmalar görülebilmektedir. Bu da kişilerde çözülmemiş içsel çatışmalara sebep olabilmektedir.

Bağlanma Stillerini Değiştirmek Mümkün müdür, Nasıl Değişir?

Yaşam boyu sadece bir bağlanma stilinin istikrarlı olabildiği görülmekle birlikte kişinin sahip olduğu bağlanma tarzının yaşam süreci boyunca aynı kalacağı yönünde mutlak bir kural yoktur. Güvenli bağlanma stili, kişi için önemli kayıplar sonrası veya travmatik bir olay sonrası güvensiz bağlanmaya dönüşebilir. Güvensiz bir bağlanma bir arkadaşla, öğretmenle, terapistle olumlu ilişki kurma yoluyla veya güvenli bağlanan bir partnerle ilişki içerisindeyken olumlu etkileşimlerle güvenli bağlanmaya dönüşebilir. Bağlanma sorunlarının kökeni geçmişte olsa dahi bu eski alışkanlıkları değiştirmek ve dönüştürmek mümkündür. Psikoterapi doğası gereği ilişkisel bir ortam olduğundan, terapistle kurulan sağlıklı ilişki olumsuz inançları değiştirerek güvenli bağlanma pratiği kazanmaya yardımcı olabilir. Aynı zamanda psikoterapide kişinin yeni davranışlar geliştirerek güvenli bağlanmayı öğrenmesi, bağlanma stilini değiştirmesine ve daha tatmin edici bir hayat yaşamasına katkıda bulunabilir.

Güvenli Bağlanmayı Arttırmak İçin Bazı Öneriler

  • Kendi bağlanma stilinizi anlayın.

Bağlanma stilleri genetik, mizaç, ebeveynlerin yaklaşımı ve tutumları gibi faktörlerden etkilenebilmektedir. Bağlanma stilinizi tespit etmek ve anlamak, yakın ilişkilerinizdeki davranışlarınızı anlamaya ve daha sağlıklı ilişkiler kurmanıza yardımcı olabilir.

  • İlişkilerinizde iletişime ve güvene odaklanın.

Her ilişkinin dinamiğini iyileştireceği gibi iletişimi güçlendirmek ve güven kurmaya odaklanmak, güvenli bağlanmayı geliştirme yolunda iyi bir yol haritası sağlayabilir.

  • Güvenli bağlanan partnerinizle olumlu etkileşimler kurun.

Karşı tarafın güvenli bağlanmış olması, kendiniz ve diğerine dair öğrendiğiniz olumsuz inançlarınızı değiştirip güven duymanıza yol açabilir.

  • Bağlanma stilinizi değiştirmek için partnerinizle iş birliği yapın (Sayar, 2022).

Bağlanma stilinize uygun olarak beklediğiniz ihtiyaçlarınızı ve sabır, hoşgörü taleplerinizi birbirinize söyleyin.

  • Kendinize meydan okumak için yeni davranışlar deneyin (Sayar, 2022).

Bağlanma stiliniz gereği otomatik olarak gerçekleştirdiğiniz davranışlar yerine, kaygılarınızı kontrol etmek için duygularınızı düzenleme veya karşınızdaki kişiyi anlamak için ilişkide kalma gibi yeni davranışlar sergileyin.

  • Sıkıntı yaşayan partnerinize duygusal destek

Problem çözme tavsiyesi, görünmez destek gibi çeşitli destek ve rahatlık davranışları, kaygılıların daha fazla yakınlık ihtiyacı ve kaçınganların bağımsızlıkları dikkate alınarak uygulandığında, partnerlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarlı olduğunun algılanmasına yol açar. Eller ve Simpson’ ın çalışmasında, destekleyici bir eş ilişkisinin kişisel başa çıkmayı kolaylaştırdığı, ilişki refahını arttırdığı ve bağlanmanın temelinde olan yakınlık arama ve güvenli sığınak ihtiyacını karşılayarak bağlanmanın güvenliliğini arttırdığı görülmüştür.

  • Partnerinizle yakınlığı teşvik eden aktiviteler yapın.

Stanton, Campbell ve Pink’ in çalışmasında, kaçınan bireyler partnerine olan sevgisini yansıtmış, en çok utandığı anını veya hayalini kurduğu bir anıyı anlatmak gibi kişisel bilgilerini ifşa eden davranışlar sergilemiş ve partnerleriyle birlikte bir aktiviteye katılmışlardır. Olumlu ve yakınlığı arttıran bu davranışlarda bulunmaları, kendilerini açmalarını ve ilişki kalitelerini yükseltmelerini sağlamış ve ilişkiye yönelik karamsarlıklarını azaltıp bağlanmaktan kaçınmalarını azaltmıştır.

  • Tercih ve ihtiyaçlarınızı iletirken açık ve net olun.

Çiftler ihtiyaçlarını ve duygularını açıkça ifade ettiklerinde, partnerlerinin ne istediğini ve bunu nasıl başaracaklarını daha iyi bilebilirler. Righetti ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma, yüksek bilgi kesinliğine sahip durumların hem kaygılı hem de kaçınmacı bağlanan bireyleri güven duymaya teşvik ettiğini göstermiştir.

  • Karşılık gelen tercihlerinizi sıklıkla uygulayın.

Her iki partnerin de aynı tercihlere sahip olduğu durumlar (doğa yürüyüşü yapmanın iki kişi tarafından da çok sevilmesi üzerine tatili bu aktiveyle geçirme, mutfakta eşlerden birinin yemek yapmayı diğerinin bulaşık yıkamayı tercih etmesi gibi), iki tarafın da keyif almasını sağlayacaktır. Righetti ve arkadaşlarına göre tercihlerin uyuşması, ilişki doyumunu ve güveni besleyecektir.

  • Bağlanma probleminin altında yatan temel problemleri anlamak için destek alın.

İlişkinizdeki duygu ve düşünceleri çalışmak için veya bağlanma stillerinizin yoğun etkileriyle baş edebilmek için psikolojik destek alarak güvensiz bağlanmanın olumsuz etkilerine yönelik baş etme becerisi kazanabilir ve güvenli bağlanmayı artırmayı sağlayabilirsiniz.

 Stj. Psk. Gülistan Gayır

Kaynakça

Bartholomew, K., & Horowitz, L. M. (1991). Attachment styles among young adults: A test of a four-category model. Journal of Personality and Social Psychology, 61(2), 226–244. https://doi.org/10.1037/0022-3514.61.2.226

Beeney, J. E., Wright, A. G. C., Stepp, S. D., Hallquist, M. N., Lazarus, S. A., Beeney, J. R. S., Scott, L. N., & Pilkonis, P. A. (2017). Disorganized attachment and personality functioning in adults: A latent class analysis. Personality disorders8(3), 206–216. https://doi.org/10.1037/per0000184

Bowlby, J. (1969). Disruption of affectional bonds and its effects on behavior. Canada’s mental health supplement, 59, 12.

Doksat, N. G., & Ciftci, A. D. (2016). Bağlanma ve yaşamdaki izdüşümleri. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi25(4), 489-501. https://doi.org/10.17827/aktd.253561

Eller, J., & Simpson, J. A. (2020). Theoretical Boundary Conditions of Partner Buffering in Romantic Relationships. International Journal of Environmental Research and Public Health17(18), 6880.  https://doi.org/10.3390/ijerph17186880

Harlow, H. (1958). The nature of love. American Psychologist13, 673-685. http://psychclassics.yorku.ca/Harlow/love.htm

Mikulincer, M. (1995). Attachment style and the mental representation of the self. Journal of Personality and Social Psychology, 69(6), 1203–1215. https://doi.org/10.1037/0022-3514.69.6.1203

Righetti, F., Balliet, D., Molho, C., Columbus, S., Faure, R., Bahar, Y., Iqmal, M., et al. (2020). Fostering Attachment Security: The Role of Interdependent Situations. International Journal of Environmental Research and Public Health17(20), 7648. https://doi.org/10.3390/ijerph17207648

Santrock, J. W. (2015). Yaşam boyu gelişim: Gelişim psikolojisi. Yüksel, G. (Ed.). Nobel Akademik Yayıncılık. 448-449.

Sayar, K. (2022, Nisan 19). İlişkilerinizde güvenli bağlanmanın yolu. Kemal Sayar. https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/iliskilerinizde-guvenli-baglanmanin-yolu

Stanton, S. C. E., Campbell, L., & Pink, J. C. (2017). Benefits of positive relationship experiences for avoidantly attached individuals. Journal of Personality and Social Psychology, 113(4), 568–588. https://doi.org/10.1037/pspi0000098

Bir yanıt yazın